BATIKENT KONUT ÜRETİM YAPI KOOPERATİFLERİ BİRLİĞİ

Bilgi Bankası

Anasayfa | Kurumsal | Bilgi Bankası

Bilgi Bankası

1980 Çalışma Raporu
1981 Çalışma Raporu
1982 Çalışma Raporu
1983 Çalışma Raporu
1984 Çalışma Raporu
1985 Çalışma Raporu
1986 Çalışma Raporu
1987 Çalışma Raporu
1988 Çalışma Raporu
1989 Çalışma Raporu
1990 Çalışma Raporu
1991 Çalışma Raporu
1992 Çalışma Raporu
1993 Çalışma Raporu
1994 Çalışma Raporu
1995 Çalışma Raporu
1996 Çalışma Raporu
1997 Çalışma Raporu
1998 Çalışma Raporu
1999 Çalışma Raporu
2000 Çalışma Raporu
2001 Çalışma Raporu
Ana Rapor
Konut-82
Demokrasi Arayışında Kent
Türkiye ‘ den Toplu Konut Örnekleri
 
Küreselleşmenin hızla devam ettiği ve ekonomik anlamda sınırların kalktığı bir dünyada , ,insanoğlu yeni bir çağa girmeye hazırlanmaktadır. Bilgi çağı olarak adlandırılan 21. yüzyılda , bilgi ve iletişim teknolojisindeki baş döndürücü hızdaki gelişmeler dikkate alındığında , ülkemizin çağdaş dünya ile arasındaki açığı kapatması hayati önem taşımaktadır.
 
Bugün değişen dünyada , sadece gelişmekte olan ülkeler değil , gelişmiş ülkeler de en son teknolojiye ayak uydurmaya çalışmaktadırlar.
 
Türkiye bugüne kadar birikmiş , fakat bir türlü yapısal çözümlere kavuşturulamamış sorunlarından kurtulmak ve dünya ile bütünleşmek için gelişmiş teknolojiyi ve çağdaş yönetim tekniklerini birlikte kullanmak zorundadır.Temel hedefimiz, Türkiye gerçeklerinden hareketle , dünya ile bütünleşmektir.
 
Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu birçok ülkede vatandaşlarla devletin arasında sürtüşme bulunmaktadır. Devlete ve onu yöneten politikacılara karşı güven iyiden iyiye azalmış durumda. Üstüne üstlük, seçmenler de seçimlere ve demokrasiye kayıtsız. Ekonomik krizden iyice bunalan kitleler bir değişim arayışı içindeler.
 
İletişim devriminin getirdiği imkanları harekete geçirerek devleti daha verimli ve demokrasiyi daha katılımcı ve daha işlevsel hale getirebiliriz. Türkiye'nin şu karamsar ortamında iki çıkış yolumuz var. Bunlar sağladığı müthiş verimlilik artışı ile yeni ekonomiye geçiş ve E-Devlet ve E-Türkiye. Tünelin sonunda ışık var. Yeni ekonomi konu olarak artık birçok yayında inceleniyor.
 
Devlet, verdiği hizmetlerde bir tekel. Rakibi ve alternatifi yok. Vatandaşlar, devletle çalışmaya mecbur. Ticari bir işe başlamak için izin almak, doğan çocuğunu nüfusa kaydettirmek, sürücü ehliyeti almak, bir gayrimenkul edinmek, yurtdışına çıkış yapmak için pasaport almak, askerlik görevini yerine getirmek, evine su bağlatmak için hep devletin ve kurumlarının kapısını aşındırmak gerekli. Devlet, ülke içinde faaliyet gösteren en büyük ticari kuruluşlarından kat kat büyük ve karmaşık bir yapıya sahip. Silo mantığı ile çalışan, birbirinden bağımsız işleyen ve hatta birbirine rakip kurumlardan oluşan verimsiz bir yapı bu. Bakanlık ve genel müdürlükler gibi ulusal, muhtarlık, kaymakamlık, valilik ve belediye gibi bölgesel kurumlar ve çok sayıda müdürlüklerden oluşuyor.
 
Yeni ekonominin oluşmasını sağlayan iletişim teknolojilerindeki yeniliklerden sadece ticari kuruluşlar değil devlet ve kurumları da faydalanabilir.
 
E-devleti, devletin çalışanlarının ve vatandaşların birbirleri ile dijital olarak iletişim kurmaları olarak tanımlayabiliriz. E-devletin birçok faydası var. Bunlardan ilk akla gelenler şunlar:
 
•  Devletin verimliliğini artırarak giderlerini azaltmak.
 
• Verimlilik artışı sayesinde vatandaşın ödediği vergilerde indirim sağlayarak ekonomide canlanma yaratmak,
 
• Vatandaşlara 24 saat bilgi ve hizmet sunarak onların verimliliğini artırmak,
 
• Bilgiyi paylaşarak devletin şeffaflığını artırmak,
 
• Vatandaşın devlete geri besleme yapmasını sağlayarak devletle arasındaki sürtüşmeyi azaltmak,
 
• Vatandaşı ilgilendiren konular ve kamu görevine talip adaylar ile ilgili tercihlerini hızlı bir şekilde belirtmelerini sağlamak.
 
Özel sektörün yeni ekonomiye geçişi ile birlikte verimli iş yapma metodlarına alışacak olan vatandaşların devletten beklentileri de artacak. Devletin başındaki politikacılar da bu beklentileri karşılamak zorundalar.
 
“Türkiyenin bunca önemli sorunu varken, bu “e” harfi de nereden çıktı? 
 
Elektronik devlet’te ne demek oluyor?  Herşeyi elektronikleştircekmiyiz?
 
Bu yaştan sonra bir de bilgisayar mı öğreneceğiz? 
 
Bu iş teknik bir iş, uzmanlarına bırakmalı.
 
Gerekli komisyonları kurup çalıştırırız.
 
        Bu iş uzun zaman alır. Daha bir çok köyde okul bile yokken bu       
        teknoloji lüksü de ne oluyor?
Konu ile ilgileniyoruz”
 
biçiminde  düşünen siyasiler ya da bu görüntüyü veren siyasi parti örgütleriyle e-Türkiye sürecinde kolay kolay yol alınamayacağı çok açık.
 
Aslında e-Türkiye dönüşümünü hızlandırmak amacıyla siyasilerin yapması gereken tek şey bu konuda “vizyon” sahibi olmaları. Yani:
 
 
 
§         e-Türkiye ile gerçek anlamda “ilgilenmeleri”,
 
§         e-Türkiye’yi  anlamaya “istek” duymaları,
 
§         e-Türkiye konusunun “partiler üstü” bir konu olduğunu kavramaları,
 
§         Türkiyenin önümüzdeki 5 yıl, on yıl, elli yıl, yüz yıl sonra, dünya coğrafyasındaki konumunun  ne olacağı konusunu  sürekli gündemlerinde tutmaları,
 
§         e-Türkiye’nin önemini kavramak için istekli olmaları. e-Türkiye sürecindeki geri kalınmışlığın bizi bugünkü Afgan toplumu ya da Afrika’daki ilkel kabilelerle aynı konuma koyacağını kavramaları.
 
Türkiye’nin e-Türkiye’ye dönüşmesini sağlamak için öncelikle halen ne durumda olduğumuzun bilinmesi önemli.  Bu kısıtlı ortamda mevcut durumu tümüyle incelemek ve irdelemek olanaklı değil.  Ancak, çok kalın çizgilerle bazı konulara değinmekte yarar var. 
Ülkemizin e-Türkiye’ye ilişkin olarak mevcut durumunu iki bakış açısıyla incelemek mümkün; iyimser bakış ve kötümser bakış.
İyimser olarak bakıldığında:
 
·         Ülkeyi e-Türkiye’ye taşıyacak nitelikte teknik insan gücümüz var,
·         Avrupa Birliği,  e-Avrupa + projesi ile e-Türkiye’ye geçişi hızlandırıyor,
·         Başbakanlık düzeyinde e-Türkiye konusu ile ilgileniliyor,
·         Türkiye’de bilgisayar kullanımı yetersiz olmasına karşın bir çok dünya ülkesine göre daha fazla,
25’ten fazla sivil toplum örgütü, 200’e yakın çalışma grubu ile doğrudan ya da dolaylı olarak e-Türkiye konusu ile ilgili çalışmalar yapıyor.
Kötümser olarak bakıldığında:
 
·         Bilişim teknik insan gücümüz , nitelik olarak yeterli ancak nicelik olarak değil.
·         Tasarruf tedbirleri bilişim eğitimlerini ve yatırımlarını olumsuz etkiliyor.
·         Bilişim kaynaklarımızı “verimli” olarak kullanamıyoruz.
·         “Bilişimsizlikten” dolayı ülke olarak her yıl 50 milyar dolara yakın para kaybediyoruz.
·         e-mevzuatımız yok.
·         e-Türkiye çalışmalarında koordinasyonsuzluk had safhada, tekrarlar oldukça fazla,
·         Yöneticilerimiz Bilişim Teknolojileri ve etkileri konusunda yeterince bilgili değil.
Gerek iyimser, gerek kötümser açılarda belirtilenleri çoğaltmak mümkün. TBD KamuBİB çalışmalarında bu konu ayrıntısıyla irdeleniyor. Ancak, gerçekleri de göz ardı etmemek gerekiyor. Dünya ülkelerinin hızla "e-"leştiği günümüzde, bizlere düşen görev, sürekli olarak e-Türkiye'nin oluşumuna , değişim ve dönüşüme katkı verecek her türlü girişimi desteklemek olmalıdır.
On yıldır, bu çağdaş değişime ve dönüşüme etkili bir girişim yapamayan devlet, ivedilikle ortak ulusal ve uluslararası  e-Devlet standartlarını saptayıp öncelikle hükümetin yürütme kurumlarına bildirmeli ve uyulmasını istemelidir.
Kuşkusuz, bu gelişim ve belirleme toplumun ilişkili her kesimi içinde yol gösterici ve kaynak paylaşımında temel yöntem olacaktır. Çağımızın belirgin özelliği; her tür eylem, yürütüm ve uygulamada bilişim teknolojisi içinde, elektronik ortam ve iletişim kullanma sürecini, ortak yapılandırma kuralları ile sürdürmek ve paylaşmak olarak tanımlanması gerçeğidir. Eğer, örneğin Avrupa Topluluğu’nun bir üyesi ya da onun gibi olmak istiyorsak !. Çağdaş gereklilikler sağlanmalıdır.!
Bilinen bir gerçekdir ki, Onsekizinci yüzyıldan beri, topluluğumuzun öndegelen aydınları ve Cumhuriyetimiz on yıllardır, hep bu” çağdaş düzeye” ulaşabilmek için savaş vermiştir. Hükümeti, kurumları ve Millet Meclisi ile tüm sivil toplum örgütleri ile, bu sürece katkı verilmesi; bütünleşen dünyaya, yeni teknolojileri ile, ayak uydurulması, ülkemizin  beklentisidir.
Bunun için yapılması gereken,  siyasilerimizin e-Türkiye konusunda bilgilendirilmesini sağlayacak girişimlerin yapılmasıdır. Bu konuda  Türkiye ‘ deki Tüm Bilgi Gruplarının ve bilişim sivil toplum örgütlerinin bir araya gelip, e-Türkiye bilinci oluşturacak bir dizi etkinliği planlamaları gerekiyor.  Bu bilinç oluşturulamazsa, zaten sınırlı kaynakları olan Türkiye, bilişimsizlikten dolayı bugüne değin olduğu gibi bundan sonra da  her yıl en az 50 milyar dolar kaybetmeye devam eder.
 
Bilişim teknolojileri ve internet ülkemiz için hayati önemdedir. Bu teknolojileri kullanmak ve daha önemlisi üretmek zorundayız. Bu, dünya ile yarışmak ve AB ile bütünleşmek isteyen çağdaş Türkiye için bir tercih meselesi değildir. Bir zorunluluktur....
Bu zorunluluğu biz de Kent-Koop olarak hissettik. E-Türkiye ‘ de yerimizi aldığımızı ve İnternet üzerinde elektronik bilgi bankamızı açtığımızı tüm kamuoyuna duyuruyoruz.                                                                                                           
 
Muammer Niksarlı
Genel Başkan

bilgi_bankasi