Anasayfa
Haber Arşivi
Genel Başkan Muammer Niksarlı’nın Kent Koop 23. Olağan Genel Kurul Açılış Konuşması
Genel Başkan Muammer Niksarlı’nın Kent Koop 23. Olağan Genel Kurul Açılış Konuşması
Genel Başkan Muammer Niksarlı’nın Kent Koop 23. Olağan Genel Kurul Açılış Konuşması
Sayın Konuklar, değerli arkadaşlarım,
Her yıl olduğu gibi bu yılda konut sektörü ve kooperatifçilik ile ilgili değerlendirmeler yapmaya çalışacağım.Konut sektörünün durumunu sayısal olarak tartışmayacağım, irdelemeyeceğim.
Bugüne kadar konuta ve gayri menkule toplum olarak nasıl yaklaştığımız ve nasıl baktığımızı hatırlatmak istiyorum. Atalarımızdan gelen alışkanlığımızla konut ve gayri menkulü birinci derecede önemli yatırım aracı olarak görmeye devam ediyoruz. Konut ve gayri menkul birinci derece yatırım aracı olmaktan çıkmadıkça , çıkarılmadıkça hiç kimsenin parasını istihdam yaratıcı, ihracatı arttırıcı yatırımlara kaydırması beklenmesin. Temel yaklaşım yanlışlığı budur.
Konuta nasıl yaklaşıyoruz? Konut hep bir yatırım aracı olarak görüldü. Oysa konuta bir insan hakkı olarak yaklaşmamız lazımdır. Konut edinmek bir insan hakkıdır. İnsan yaşamı için zorunlu olan bir tüketim malıdır. Eğer konuta düşünsel olarak bu açıdan yaklaşırsak konut sorununu çözmemek için hiçbir neden yoktur.
Konutu da serbest piyasanın bir malı olarak görmek, konutu sadece bir iktisadi olgu olarak düşünmekle biz konut sorununu çözemeyiz. Bugün gelişmiş ülkeler dahi konut sorununu diğer iktisadi hareketlerin dışında düşünüyor ve planlıyorlar. Bu nedenle konut anlayışımızı gözden geçirmemiz gerekiyor.
Sektörler içinde, iktisatçıların geri bağlantı dediği, bizim deyimimizle diğer sektörlerle kan bağı olan en önde gelen sektör inşaat sektörüdür. Eğer siz ekonomiye kan vermek istiyorsanız inşaat sektörü ile işe başlayacaksınız. Bunun tersi de oluyor. Ekonomiden kan çekmek istiyorsanız bu sektörden başlıyorsunuz.
Uygulanan ekonomik politikalardan en hızlı şekilde etkilenen bizleriz. Şu anda maalesef ihtiyaç sahipleri açısından konut edinmek bir umut olmaktan çıktı. Yüksek standartlı konut yaparak, lüks konut yaparak, satıp para kazanmak isteyenlerin hali de ortada. Hiç başka araştırma yapmaya gerek yok. Günlük gazetelere baktığınız zaman her sayfasında ya yarım, ya tam sayfa bir holdingin ilanını görüyorsunuz. O halde sektörün durumu için başka bir ölçü aramaya gerek yoktur.
İşsizliğin giderek arttığı Türkiye’de eğer istihdam yaratmak istiyorsanız gene konutla işe başlamanız lazım. Yapmış olduğumuz her konut yaklaşık üç kişilik istihdam yaratıyor. Bu 3.5 ile 2 arasında değişiyor. Teknolojiye göre, geleneksel yaklaşımlara göre bu değerler değişebiliyor. Bu araştırmaları kim yapıyor? Size bir şey söylemek istiyorum. Kentkoop’un dışında bu araştırmaları yapana rastlamadım. Oturdum beş altı yıl önce 7 nci 5 Yıllık Kalkınma planı için hazırlatmış olduğumuz bir çalışmadan bunları çıkarttım. Son durumu bilmiyorum. Bu bilgileri yanlış veya eksik bulan varsa, doğrusunu söylesin.
Ankara’nın durumu nasıl? Maalesef son yapılan nüfus sayımının irdelenmesi pek yapılmadı. Ben Ankara’nın konut ihtiyacının doğru hesaplandığı kanısında değilim. Bu hesabı yapanın da olduğunu bilmiyorum. Bir zamanlar yapılan bir hesaba göre Ankara’nın yıllık konut ihtiyacı 20 ile 25 bin arasındaydı. Şimdi de olsa olsa 30 bini geçmez. Çünkü, bundan 7-8 yıl önce aile büyüklüğünü beş diye hesaplarken, bugün Batıkentte bile aile büyüklüğü dördün altına düştü. Nüfus artış hızımız % 1,5’lara kentleşme hızımız da % 2,5’lara düştü bunun etkilerini düşünmek lazım.
Eğer doğru istatistik bilgilere sahip değilsek, konuşmalarımızın hepsi afaki olur. Şu anda bizim gözlemimiz Ankara’daki çoğu inşaatlar yatırım amaçlı. Ankara’da arsa stoku açısından meseleye baktığımızda yılda 25-30 bin konuta ihtiyacı olan bu kentte imar ıslah planlarının aynı anda bittiğini varsaydığımızda 500 bin konutluk arsa stoku ortaya çıkıyor. Bu sadece imar ıslah planları uygulanacak alanda. Çarpıklığa bakınız. Yeni arsalar, yeni planlar.. Bakanlık ile Büyükşehir belediyesinin etkinlik alanlarını genişletmek için yaptıkları kayıkçı kavgasının zararını çekiyoruz.
Ankara’nın sorunu planlaması ile ilgilidir. Maalesef Ankara’nın şu anda gelişme planı yoktur. Avrupa Birliğine girmek isteyen bir ülkenin başkentinin gelişme planı yoktur. Bu utanç Ankara’yı plansız bırakanlara yetmeli. Eğer utanma duyguları varsa.
Ankara sürekli plansız alanlara doğru büyüyor. Planda konut öngörülmeyen alanlara doğru büyüyor. Ankara’nın konut gelişimi için öngörülen batı koridoru yani Eskişehir yolu ile İstanbul Yolu arasındaki bölge yerine gelişme plansız olan Temelliye doğru gerçekleşiyor. Ünlü birkaç holding gidip plansız yeri ucuza alıp, hatır için oraya plan yaptırınca gelişme o doğrultuda olmaya başladı. Neden ? Çünkü bir yeri planladığınız zaman değeri artıyor. Metre kare fiyatı artıyor. Güçlü yatırımcı önce tarlayı ucuza alıyor. Planı yaptırıyor yatırdığı parayı kim bilir kaça katlıyor.
Ankara’yı kurtarmak istiyorsanız , Sakarya havzasına yönelmemiz lazım. Batıdan bu tarafa getireceğiniz su kaynağı yok. Kızılırmak’a doğru gitmek durumundasınız. Ankara’yı ancak doğusundaki su kaynaklarından beslemek durumundasınız. O zaman batıya gitmek yerine doğuya doğru gitmek su kaynağına doğru gitmek durumundasınız.
Devletimizin bir de arsa satış politikası var. Devlet arsa satıyor gibi gözüküyor. Devlet arsa satmak istemiyor. Satıştan sorumlu memurlar korkularından satamıyorlar. Hazinenin elindeki toprakları doğru satabilmek için önce Türkiye’nin kadastrosunun yapılmış olması gerekir. Bu ülkenin kadastrosunu yapmak zorundasınız. Bu da yetmiyor bu ülkenin topraklarını hangi noktada nasıl kullanacağınıza karar vermeniz lazım. Bir ulusal plan yapmanız lazım. Kentlere gelince de Ankara gibi yapmamanız lazım. Kentlerin gelişme planını yapmanız lazım. Eğer bunları yapmadan siz Ankara’nın çevresindeki arsa ve arazileri satmaya kalkarsanız arazi mafyasına hizmet edersiniz. Son iki yılda yaklaşık 30 Milyon metrekare araziyi satışa çıkarmışız, 10.5 Milyon metrekaresini de satmışız. 25.6 Milyon metrekaresi de devletin elinde duruyor. İki yılda üçte birini satmışız.
Niye böyle olmuş bir bakalım. Size bir örnek vermek istiyorum. Bağlum’da Kent Koop olarak arazi aldık. Almış olduğumuz arazinin metrekaresi 3.70 Dolardı. Toplam 855.000 Dolarlık arsa aldık. Yatırımın toplam değeri 21 Milyon Dolar. Bu 21 Milyon Doların 6 Milyon Doları da vergi, resim, harç olarak devlete geri dönecek. Bir başka açıdan baktığımızda, orada 1000 konut yapıyoruz. Her konut için üç kişi hesapladığımızda 3000 kişiye de istihdam yaratıyoruz. Devlet o ki, devleti yönetenler öyle olmalı ki, hem bu parayı kazanacak hem de ihtiyaç sahiplerinin ihtiyacını karşılayacak. Ben devlet olsam bu arazileri belli bir sürede yatırımı tamamlamak şartıyla bedelsiz dağıtırım. Bu yanlışlık niye yapılır? Bu yanlışlığın yapılmasında kimlerin yararı vardır? Bunlara bakmak lazım.
Ankara’da şehir merkezine daha yakın olan Dodurga’da Milli Emlak’ın sattığı arazinin metrekaresi 6 Milyon Lira, Daha uzakta Ballı kuyumcu’da sattığı arazinin vasfı ham toprak olduğu halde metrekaresi 15 Milyon Lira. Bunların hepsi devletin arşivindedir. Ballı kuyumcu’da 1.780.000 metrekare araziyi yapılaşma ile ilgili karar verilmeden, plan yapılmadan satmaya kalkarsanız, kim niyetlenir bunu almaya? Orada istediği planı geçirme konusunda gücü olmayan kimse buraya teklif veremez. Ancak, etkili, nüfusu olan, çıkar bağı olan kişi iseniz alırsınız burayı. Büyükşehir Belediyesinden plan geçirme gücü olmayan bir kişi veya kurum buraya teklif verebilir mi? 27.11.2001 de metrekaresi 15 Milyon Lira, alan yok, ikinci teklif verilmiş 24.1.2002 de 15 Milyon Lira alan yok. 16.5 .2002 de üçüncü teklif verilmiş metrekaresi 6 Milyon Lira alan yok. Bu bedel giderek düşecek ve biraz önce tanımladığım bir grup gelip burayı alacak.
Ankara’da iki büyük arazi var. Yenimahalle Belediyesi ilgilenirse birlikte girelim. Bir tanesi Aşağı Yurtçuda 2.5 Milyon Metrekare. Burası da üç sefer satışa çıktı. Alan olmadı metrekaresi 6 Milyon Liraya düştü. Biz Belediye ile elele verirsek bu 2.5 Milyon Metrekarelik yeri değerlendiririz. Bu projeyi yapacak bilgimiz ve tecrübemiz var. Bunu geliniz mafyaya bırakmayalım. Büyükşehir Belediyesinden korkmayalım. Eğer bir arazi üzerinde binlerle ifade edilen insanları , gerçek ihtiyaç sahibi insanları örgütlerseniz, o güçle her şeyi yaparsınız. Ama yatırım amaçlı olarak oraya girmiş olan insanları ayağa kaldıramazsınız. Bu tür arazileri alıp üzerinde örgütleme yaptığınızda hiçbir siyasi güç onun önünde duramaz. Bunun örneği Batıkent niye unutuyoruz? 12 Eylül olduğunda bir tek ayakta kalan sivil toplum örgütü Kent Koop değil miydi? Beş kez denetimden geçmemize rağmen. Niye o 12 Eylülü yapanlar burada tören yapmak durumunda kaldılar. Çünkü o gün 5.000 örgütlü aile vardı. Kimse o 5000 örgütlü ailenin sivil gücünü orduyu arkasına alsa da karşısına alamaz. Doğru insanlarla, doğru amaçlar için örgütlenmek kaydıyla ortaya çıkarsanız galip gelirsiniz.
Devletin arazilerine satış kavramı ile yaklaşırsanız başaramazsınız. Bu arazileri ekonomiye kazandırmak niyet ve mantığı ile yaklaşırsanız bu arazileri satabilirsiniz. Sizin deyiminizle satabilirsiniz, bizim deyimimizle ekonomiye kazandırabilirsiniz. Satış değerinden daha çok vergi alırsınız ve istihdam yaratırsınız.
Toplu konut idaresi uzun bir zamandır bize göre ortada yoktur. Kredi vermeyen Toplu Konut İdaresinin varlığından söz etmek mümkün değildir. Biz de Kent Koop olarak 5-6 yıldır Toplu Konut İdaresinden kredi alarak iş yapmıyoruz. Son günlerde Toplu Konut İdaresi bir atılım yapma çabasında. Bir tebliğ çıkardı 24 Mayıs 2002 de. Diyor ki, “Kredi vereceğim” Kime?
“50 puana gelmiş olanlara” Nasıl vereceksin? “ Puan başına 150 Milyon lira” Yani 50 puan için 7.5 Milyar lira. Ancak burada bazı açmazlar var. Tebliğde deniliyor ki kredinin geri dönüşünde yeniden değerlendirme yapacağım. Soruyoruz “Bu nasıl olacak?” bilen yok. Bu yanlıştır. Daha önce memur maaş artış katsayısına endekslenmişti. Bu daha doğruydu.
Deniliyor ki bu kredilendirme işinde kaynağımız 200 trilyon lira. Bölüyorsunuz 7.5 Milyara 26.000 konut yapıyor. Türkiye’de yarım kalmış konut sayısı yüz binlerle ifade ediliyor.
Teknik denetimler şirketlere verildiği için herkes teknik denetim örgütlerini ortadan kaldırdı. Bu tebliğde deniliyor ki, “teknik denetim örgütleri kuracaksınız” Bu tebliği hazırlayanların hiçbir şeyden haberleri yok. Hem kontrollük teşkilatı kurup onlara maaş vereceğiz. Hem de kontrollük şirketine ücret ödeyeceğiz. Mecburen ödeyeceğiz çünkü belediye bize inşaat ruhsatı vermez.
12 Haziranda Resmi Gazetede bir yönetmelik yayınlandı. Toplu Konut İdaresi alt yapılı arsa üretecek ve bunları tahsis yoluyla satacakmış. Kimlere, kooperatiflere, birliklere ve merkez birliklerine.. Merkez Birlikleri de müteahhit oldu. Birlikler, Kooperatif yukarı doğru gittikçe inşaatçılık yapmaz, yönlendiricilik yapar. Başka kimlere verecekmiş? Yap-satçıya da, belediyelere de kişilere de verecekmiş. Bunun üzerine 150 metrekareyi geçmeyen inşaat yapacaksın. Bu arsaları tahsis edeceğim kişilerin Türkiye’de konutu ve arsası olmayacak.
% 5 teminat yatıracaksın, dört yılda da aldığın arsa üzerine inşaatı yapıp bitireceksin. Henüz bu yönetmeliği Türkiye’de kimse tartışmaya başlamadı.
Kent Koop kurumsal risk açısından en risksiz sürece girmiştir. Yer yerinden oynasa Kent Koop’un artık hiçbir riski kalmamıştır. Son 12 yıldır bazı risklerle yaşadık. Ekonomik kriz tabii bizi de etkiledi. Bağlum projesi orta alt gelir grubuna hitap ettiği için en çok o projeyi etkiledi. İnsanlar artık normal aidatlarını ödeyemiyorlar.
Büyük çaplı örgütlenmelere cesaretimiz kalmadı. Orta alt gelir gruplarının tasarruf güçleri kalmadığı için bu gruplar için örgütlenmeye cesaret edemez olduk.
Kent Koop’un ulusal ve uluslararası düzeyde saygınlığı ve itibarı devem ediyor. En son ısrarlı bir davet üzerine Fas’a gittik ve modelimizi onlara anlattık. Muğla Belediyesine belediyeciliğin her alanında danışmanlık yapıyoruz. Hatır için değil para alarak yapıyoruz.
Size bugüne kadar pek sesimizi çıkarmadığımız bir konuda bilgi vermek istiyorum. Son altı yedi yıldır Kent Koop onlarla, yirmilerle ifade edilen davalarla uğraşmak zorunda kaldı. Son altı yedi yıldır Kent Koop dengelerini bıçak sırtında götürdü. Ama son bir yıldır bu davaların tümü birer birer bizim haklılığımızı kanıtlayarak sonuçlandı. Davaları kimler açtı söylemeyeceğim. Ama Kent Koop’un Web Sitesi ile ilgileniyorsanız o sitede yakın bir zamanda ibret için , Türkiye kooperatifçileri için örnek kararlar olarak yayınlayacağız.
Konu basitçe bazı kişilerin kuruculuk hukukundan hareketle, hiçbir ödeme yükümlülüğünü yerine getirmeden kooperatiflerden mal edinme iddiasıdır. 13 çarşıda 13 tane işyeri talebi, Yargıtay’ın ifadesi ile söylüyorum “İşyeri talebi iyi niyetle bağdaşmadığı gerekçesi ile talebin reddi” ile sonuçlanmıştır.
Kent Koop olarak Şekerbank ile bir ön protokol yaptık. Bizim ihtiyaç sahibi olan kooperatiflerimiz, işleri devam eden kooperatiflerimiz diğer bankalardan daha iyi koşullarda buradan borç para kullansınlar istedik. Bu arada Toplu Konut idaresine başvurduk diğer bankaları sektöre destek vermeleri için zorlayın dedik. Toplu konut kredileri için aracılık yapan banka sayısının arttırılması gerektiğini savunuyoruz.
Ballı Kuyumcuda bir fidanlık tesis ettik. 5.000 metrekare dolayında. Şu anda 3.000 tane de çam türü fidan depoladık. Onbinlerle ifade edilen ağaç depolayacağız. Ballı Kuyumcu ve Haymana projesinin ağaç ihtiyacını buradan karşılayacağız.
Batıkent Kültür Eğitim Vakfı olarak burs vermeye başladık. Batıkentli öğrencilere ayda 50 Milyon Lira net karşılıksız burus veriyoruz. 14 öğrenci bu burstan yararlanıyor. Önümüzdeki dönemde sayı 25 kişiyi bulacak. Ayrıca Uğur Mumcu Vakfı’nın araştırmacı gazetecilik kurslarına katılan ihtiyaç sahibi iki öğrenciye de ayrıca burs veriyoruz.
ADD Genel Başkanımız buradalar. ADD Yönetimine takdir ve değerlendirmeleri için teşekkür ediyorum. Kent Koop 2001 yılında yılın Atatürkçü kuruluşu olarak tespit ettiler. Genel Kurullarında düzenledikleri bir törenle ödül verdiler. Biz de bu konudaki çalışmalarımızı daha ileri noktalara götürerek sürdüreceğiz.
Devlet Bakanlığı ile bir protokol yaptık. Batıkent’te geçmişte kullandığımız bir binayı alzermerli hastalar için gündüz bakım evi olarak kullanılmak üzere tahsis ettik. Birkaç ay sonra açılış töreni yapılacak. Batıkent’te bir başka binamızı özürlüler için gündüz bakım evi olarak tahsis ettik. Burada açılışında bizim de katkımız olan özürlüler okulundan mezun olan çocukların meşgul olmaları, boşta kalmamaları için bu binayı tahsis ettik. Bu binayı şartlı tahsis ettik. Her yıl Batı Kent Kültür Eğitim Vakfı’nın bildireceği ve Batıkent’te oturan 200 öğrenciye burs verilmek şartını koyduk. Daha sonra yapılan ikinci protokol ile 200 ile sınırlamayı kaldırdık. Bu sayının altında da, üstünde de olabilecek öğrenci adedi.
Yeni mahalle Belediyesi ile bir protokol yaptık. Uğur Mumcu Mahallesinde 220 metrekarelik bir binamızı Yeni Mahalle Belediyesine tahsis ettik. Yeni Mahalle Belediyesi Kent Koop Semt Polikliniği olarak kullanılacak. Önümüzdeki günlerde burası da açılacak.
Çok önem verdiğimiz bir çalışma var. İlginizi bekliyoruz. Batıkent projesi bitiyor ama Kent Koop yaşayacak. Batıkent’e ilk kazma vurulduğu günden itibaren bugüne kadar yaşanılan her şey Web sitemizde yaşatılacak. Bütün bilgiler, projeler, fotoğraflar, yayınlarımız bilgisayar ortamına aktarılıyor. 1980 yılından bugüne kadar tüm çalışma raporlarımız şu anda Web sitemizdedir.
Batıkent’in sorunları kooperatiflerden kaynaklanan sorunlar değil. Bunlar, kamu yönetiminden kaynaklanan ve belediyelerden kaynaklanan sorunlar. Bunlar da bizim tarafımızdan izlenmektedir.
Haymana projemizden de söz etmek istiyorum. Haymana projesi için 300 dönüm arazi aldık.Ama düşündüğümüz proje için 300 dönüm çok azdır. 500 dönüme çıkmaya çalışıyoruz.Maalesef Kent Koop’un ayağını attığı yerde 1 Milyon liradan metrekaresini almıştık, 2 Milyon liradan şahıslardan almaya başladık.Şimdi 3-4 Milyon Liradan söz ediyorlar. Büyüyemez isek 300 dönüm üzerinden o projeyi uygulayacağız.
Bağlum projemiz ile ilgili ekonomik kriz dışında çok önemli bir sorunumuz yok. Bağlum Belediyesine teşekkür ederiz. Onlarla da bir sorun yaşamadık.
Ballı Kuyumcu konusunda ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Ancak, şunu biliyorum. Belediye Başkanımızın geçen genel kurulda vermiş olduğu bir söz vardı. Büyükşehir Belediyesinin Yeni mahalle Belediyesine getirdiği bir proje, Kent Koop’un projesi Büyükşehir Belediyesinden geçmeden onaylanmayacak. Belediye Başkanımız halen bu sözünde duruyor.
Bir başka davamız da devam ediyor. O da şudur: Büyükşehir Belediyesi Tuncay Alemdaroğlu imzasıyla verilen bizim 5.000 lik planımızı rafa koydu. Görüşmedi “Bu bölgenin 25.000 lik gelişme planı yok görüşemem” dedi. Ama bizim hemen yanımızdaki bir arazinin planını yapmış ve 5.000 liğini onaylamış. Bizim için gelişme planı yok da, onun için var mı ? Bizde bizim planımızı görüşmeme kararlarını dava ettik. Dava sürüyor. Belediye Başkanımıza da bilgi verdik. Büyükşehir bu sorunu sulh yoluyla çözme noktasında Sayın Alemdaroğlu’na derse ki “ Bu iş dava konusudur” biz bu davadan bir saat içinde vazgeçebiliriz. Ben Ballı Kuyumcu ile ilgili olarak Sayın Alemdaroğlu’nun sözlerini önemsiyorum.
Şeffaflık ve yasalara uyma ilkemize devam ediyoruz. Toplumun değer yargılarına ve çıkarına aykırı bir sonuç doğuran davranışlar için “ne yapalım yasalara aykırı değil” savunması yapmak yasalara uymama çabası içinde olmaktır. Yasalara uyma çabası içinde olmalıyız. Aksi bir çaba kötü niyetliliğin göstergesi olur. Bizler toplumsal ve kurumsal çıkarları , kişisel çıkarların önünde tutmaya devam edeceğiz. Bunun tersini yapanlar kapanlara yakalanmaya başlandı. Bizim de adımızın kooperatifçi olması, Maalesef bu insanlarla aynı kefeye konmamıza yol açıyor. Banka hortumcuları gibi kooperatif vurguncuları da bir gün muhakkak kapana kısılacaklardır. Yakında kooperatiflerle ilgili derinlemesine bazı çalışmalar yapılırsa , bize de bilgi için başvururlarsa basit yanlışlıklar yüzünden zor durumda kalmayın. Karar defterini zamanında yazmamak, bazı işlemleri yaptıktan sonra karar almak gibi ihmaller yapmayın.
Son zamanlarda mal bildirimi konusunda sorunlar yaşanıyor. Kooperatifçiler mal ve servet bildiriminde bulunmak zorundadırlar. Çok malınız olmasa da bunu bildirin, ihmal etmeyin. Kayda geçirilmesi gereken mal hareketlerinizi bildirin.
Siyaset konusuna da değinmeden geçemeyeceğim. Eski Genel Başkanımız parti kurdu. Başkan yardımcımız kurulan partinin kurucusu oldu. Bizim dünkü siyaset anlayışımız ile bugünkü siyaset anlayışımız arasında bir fark yok. Diyoruz ki son yirmi yıldır bu toplum önce ideoloji ve siyasi ayrılıklar bahanesi ile ayrı kamplara bölündü. Daha sonra inanç ve etnik temelde ayrılıklar geldi. Son 20 yıldır Türkiye’yi kutuplaştıranlar ve bu kutupları bugünkü uzlaşmaz noktaya taşıyanlar hainlik yapmadılarsa dahi gaflet içerisinde oldular. Türkiye’yi yönetenler eğer bilerek hainlik yapmadılarsa, gaflet içinde oldular.
Mecliste bulunan siyasi partiler, yeni kurulan siyasi partiler bu yanlışlığı gidermeye çalışmazsanız sanmayınız ki itibar göreceksiniz. Bu çelişkileri, bu kutuplaşmayı, zıtlaşmayı, yumuşatma çabası içinde olmayan hiçbir siyasi hareket itibar görmeyecektir. O halde siyasetteki bütün partilerin görevi bu olmalıdır. Yeni kurulan partilerdeki arkadaşlarımızın görevleri de bu olmalıdır. Türkiye’de toplumsal barışı sağlamak zorundayız.
Avrupa Birliği ile ilgili olarak neden bizim de görüşümüz olmasın. Kooperatifçilerin bu konuda söyleyecek sözleri yok mu?
Avrupa Birliğine girelim ama bir şartla. Hesabımızı iyi yapacağız. Her şeyi önceden düşünüp, planlayıp yapacağız. Dayatma ile bazı şeyleri yapmanın ne kadar güç olduğunu görüyoruz. Geçmişte kaldırmak için büyük mücadeleler verdiğimiz kapütülasyonlar benzeri yükümlülüklerin yeniden geleceği sinyali veren Avrupa Birliği’nin içinde olamayız. Biz Avrupa’nın bir parçasıyız diyoruz. Cumhuriyeti kurduğumuzdan bu yana kendimizi Avrupalı kabul ediyoruz. Ceza yasamızla, medeni yasamızla, kendimizi Avrupalı kabul ediyoruz. Ne oldu aldık da o yasaları? Benliğimizi mi yitirdik?
Avrupa Birliğine giriş tartışmalarını da iç siyaset malzemesi olmaktan çıkarmalıyız.
Son olarak bugün yapılacak Türk Milli Futbol takımının başarılı olması ve iyi bir sonuç alması dileğimle hepinize sevgiler ve saygılar sunuyorum.